18 Haziran 2015 Perşembe

AŞKIN GÖZYAŞLARI…





Aşkın Gözyaşları dört ciltlik bir seri. Yazarı Sinan YAĞMUR. Seri Karatay Akademi yayınlarından çıkmış.
1. Cilt; Tebrizli Şems, (242 Sayfa)
2. Cilt; Hz. Mevlana, (259 Sayfa)
3. Cilt; Kimya Hatun, (263 Sayfa)
4. Cilt; Hamuş, (279 Sayfa)




1. Cilt; TEBRİZLİ ŞEMS: 
Şems, gerçek Şems’i tanımak için güzel bir başucu kitabı. Mevlana’yı birçok kitapta okuduk, birçok kişiden dinledik ama Şems hakkında şimdiye kadar çok fazla bilgi sahibi değildik. Bu kitap bize Tebrizli Şems’in nasıl bir insan olduğunu, karakterini, aşkını, yaşayışı anlatıyor.
Mevlana’nın hayatına güneş gibi doğan Şems’in, Mevlana’yı Mevlana yapış öyküsü güzel ve sade bir dille yazılmış. Kitabın yazarı Sinan YAĞMUR’un kitabını tarifi; “Biyografik Roman”. Evet gerçekten de kitapta Şems kendisini yazarın dilinden anlatmış. Bu anlatış özelliği kitaba akıcılık ve roman hissi katmış.  Bu durumda kitabın yazarı tarafından kullanılan “Biyografik Roman” kavramı da tam anlamına ulaşmış oluyor.



Kitabın sonlarına doğru olan bölümden bir alıntı:
“Yedinci ve en tesirli bıçak darbesi ensesine gelir boynu sağa doğru bükülmüştür. Dervişler yere kapanmasını bekleye dursun. Şems Hz. Peygamberin şu hadisini sesi boğuk mırıldanır: “Allah’a kavuşmayı isteyeni Allah da sever” Dervişlerden birisi sırtına tekmeyi vurur. Yüzüstü taş zemine kapanır, dudağı patlamış, dişleri zemine dökülmüştür Siyah feracesi kanlar içinde bordoya dönmüştür. Saçlarından tutarak kafasını kaldıran dervişin niyeti Şemsin başını gövdesinden ayırmaktır.
Baş derviş engeller. Bırakın son nefesini versin. Sonra da en yakın bir kuyuya atın. Kıyafetine sarıp atın.

Avluyu yıkayın. Sabah ile yola çıkarız. Şems hala son nefesini vermemiştir Sille taşının üzerindeki başını hafifçe göğe kaldırır ve: “Allah ne güzel sevgilidir. Rabbim sana aşığım. Ve bu canı sana hediye ediyorum.”

Mevlana içeri girer, mendili koklar eli titreyerek açar. İçinden sarı kağıda yazılmış bir not çıkar: “Yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. Gör ki aşk için
ölmek ne demekmiş.” Mevlana olduğu yere düşüp bayılmıştır. Geceden sonra doğan ve kalplerin çöllerini cennetlere çeviren bir gözyaşı bu. Çoraklaşmış ve çöle dönmüş kalpler; açın sadrınızı! Aşkın gözyaşları, serin serin, sağanak sağanak, üzerimize damlıyor; bakın gökyüzüne, nasılda aşk yağıyor.”

Sinan YAĞMUR “Aşkın Gözyaşları; Tebrizli Şems”


2. Cilt; HZ. MEVLANA
2. Ciltte yazar Sinan YAĞMUR, bizi, Mevlana’ya biraz daha yaklaştırıyor. Mevlana’nın çocukluğu, gençliği ve yaşayışı ile ilgili birçok konuyu Mevlana’nın ağzından, sürükleyici bir dille aktarıyor.
Mevlana’nın babası ile olan ilişkileri, ilmi, yaşam felsefesi, hayata bakışı, Şems’ini buluşu ve aralarındaki ilişki yine sade ve anlaşılır bir dille “Biyografik Roman” olarak anlatılmış.
Gayet sade ve akıcı bir dil kullanan yazarımız, Mevlana’nın yaşadığı dönemi, dönemin sıkıntılarını ve koşullarını da gözler önüne sererek, küçük Celaleddin’in Mevlana yolunda çektiği cefayı bize anlatıyor.

En mahrem bir gecenin, en matemli anında akıyordu gözyaşları. Sırların habercileri, hızına yetişemiyordu gözyaşlarının. Çok konuştuk, biraz da susalım. Susalım ve ağlaşalım. Aşkın Gözyaşları sağanağında, yitik cennetimize yol bulalım.
"5 Aralık 1273; Mevlâna gördüğü rüya ile kan ter içinde uyanır.
Şems’in seneler önce kaldığı odaya girer.
Taş duvarlar, tahta sedir, acem kilimi, odada her ne varsa hepsi Şems kokmaktadır.
Bakışları duvarda gezinir.
Senelerdir, hiçbir şeyin asılı olmadığı duvarda, bir levhayı fark eder.
Okur yazıyı, kopar çığlık, atar kendini avluya.
Karla kaplı taş zemine, yüzüstü düşüp bayılmıştır."

Sinan YAĞMUR “Aşkın Gözyaşları; Mevlana”


3. Cilt; KİMYA HATUN
Şems’in eşi, canı, cananı, gül goncası Kimya Hatun’un dilinden Şems. Şems’in erken solan goncası, Şems’in kimyası.

Herkes kendi yüreğinin diline uygun kitaplar okur. Bu kitapta okuyucu, içinin içtenlikle dolu sesini duyacaktır. Her bir bakışı ömrünün Şems'ini arayan, her bir adımı özünün aşk kapısını aralayan, Kimya'nın sessiz ağıtına aşkın gözyaşları ile katılan, o saf yüreklerini okuyacaklar.

"Şems! Ey seyyarelerin en tekinsizi! Çarpacak bir beni mi buldun? İyi ki beni buldun. Hoş âmedî! Hoş âmedî! Seni arıyordum Şems! Ama dağıla dağıla. Seni bekliyordum Şems! Ama savrula savrula…
Allah'ım beni Şems ile yarala! Öyle yarala ki akan gözyaşlarım cehennemi söndürsün. Ağlamaktan kör olup görmesem de cennetini. Sen varsın ya! Şems, Kimya'nın yüzüne doğru eğilirken, pencereden bir ışık huzmesi süzüldü odaya. Oda göz kamaştıracak bir şekilde ışıkla dolmuştu. Bir gül kokusu yayıldı odanın her yanına. Kimya başını pencereye doğru çevirdi. Hemen ayaklarını dizlerine, dizini ise karnına doğru çekti. Tıpkı bir bebeğin anne karnında durması gibi. Kimya yatağın içinde doğrulmaya çalıştı. Tebessüm etti. Dudağından; "Efendimiz... Efendimiz..." Başı yastığın sağ ucuna düştü."

Sinan YAĞMUR “Aşkın Gözyaşları; Kimya Hatun”


4. Cilt; HAMUŞ
Şems’in Konya’dan gidişi. İçi kan ağlayarak Konya’yı, Mevlana’sını bırakıp giden şemsin yaşadıkları. Hamuşumuzda, suskunluğumuzda Tebrizli Şemsin iç dünyası.

Tebrizli Şems’in dilinden Hallac’ı okumak…
“Aşk; bir elif miktarı sevilmek için gelen her çileye kimi zaman darağacında kimi vakit kör bıçaklar arasında bir vav gibi hamuş olabilmektir.

Hamuş yani susmak. Susmak halvetti Hira’da, susmak En’el Hak’tı Hallac-ı Mansur’da, Hamuş olmaktı yârin alfabesiz halinde Mevlana’ca.

Ve susmak visal orucuydu maşukta, iftarını şehadet şerbeti ile açan Şems misali.

Suskunuz. Kin ve garazdan uzaktayız. Biraz dargın biraz da boz bulanığız o kadar. Aldatıldık biz de aşk yolunda. Yâre kırıldık ama yolu terk etmedik Şems. Sen yüreği yaralı olana gelirsin. Bize neden gelmiyorsun Şems? Hem vuslat hem hicransın dost yüreklim! Yanımızda bizimleyken yaramızda olmayan... Bizler de Mevlâna misali alıp kalemi elimize “Hamuş” yazsak düşer miydin yollara? Gelir miydin acılarımıza? Dokunur muydun yüreklerimize?

Ha: Hallac, Mim: Mevlana, Şin: Şems… Hamuştu onlar. En Sevgiliye sevdalıydılar. Aşkın uzun yol arkadaşları. Tüm kötülükleri güzellikle savuşturanlar, susanlar, iyilik kardeşleri, aşka namzet secde kardeşleri, susayanlar, ölüm sözcüğünü aşkın soluğundan içenler… Aşkın “Hızır”ları…”




Sinan YAĞMUR “Aşkın Gözyaşları; Hamuş”


2 yorum:

  1. İncelemeler cok güzel olmuş emeğinize sağlık.rasim özdenören'in kitaplarını da burada görmekten mutluluk duyarım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize çok teşekkür ederim Meryem Hanım. Beğenmenize sevindim. Elbette en kısa zamanda incelemesini yapıp paylaşırım.

      Sil